BUSİAD YÖNETİM KURULU, üyelerinin sorunlarını saptamak, çözüm yollarını tartışmak ve belirlenen çözüm önerilerini resmi makamlara ulaştırmak amacıyla düzenlediği “Sektör Toplantıları Etkinliklerine” 25 Nisan 2005 Tarihinde, Müteahhitlik-Mühendislik ve İnşaat Sektör Toplantısı ile devam etmektedir.
Kültürpark-BUSİAD Evi’ndeki toplantıda; Bayındırlık Müdürlüğü,Uludağ Üniversitesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar İşleri yetkilileri, T.M.M.O.’dan Bursa Oda başkanları, Çimento, Hazır beton ve Prefabrik Sektörü temsilcileri, Müteahhitler Derneği, Sektörün önde gelen müteahhitlik firma sahipleri ve temsilcilerinin yanı sıra sektörde çalışan BUSİAD üyelerinin de katılımı ile geniş bir tartışma platformu sağlanmıştır.
İnşaat Sektörü, başta demir – çelik, çimento, cam, seramik, ve boya gibi bir dizi çok sayıda malzemeyi içeren diğer endüstriyel ürünlerin motorudur. Ekonomik canlılığın en önemli göstergesidir. Yerli sanayiye dayanması ve istihdam genişliğiyle katma değeri yüksek bir sektördür.
Son yıllarda yaşadığımız ekonomik krizler her sektörü olduğu gibi inşaat sektörünü de etkilemiştir. Bunların sonucu olarak işsizlik artmış, yatırımlar azalmıştır; sektör durgunluğa girmiş, sektörel büyüme yavaşlamıştır.
İnşaat sektörü 1980’lerin sonlarında 1990’ların başlarında gayri safi katma değeri yıllık ortalama % 7 iken; 1995 – 1999’da % 5,8 2000-2001’de % 4,2 olmuştur.
İnşaat sektöründe kayıt dışı istihdama yönelik on binlerce küçük inşaat şirketleri bulunmaktadır. Standart dışı, denetimsiz ve teknolojik gelişmelere duyarsız çalışmaların acısı 1999’da Marmara ve Düzce depremlerinde yaşandı. Dileriz bir daha yaşanmaz.
İnşaat sektörünün, inşaat malzemeleri de dahil edildiğinde ülke ekonomisindeki payı % 10’lar düzeyindedir. Emek-yoğun bir sektör olması dolayısıyla inşaat sektörü kalifiye olmayan işçileri yoğun olarak istihdam etmektedir.
Sektör, toplam istihdamın yaklaşık % 7 – 10’nu, tarım dışı istihdamın da % 11,7 – 12’ni kapsamaktadır.
Bu nedenle sektörün sorunlarını asgariye indirecek ve iş potansiyelini genişletecek önlemler alınmalıdır.
SEKTÖRÜN SORUNLARI:
1) İnşaat sektöründe gerek devlet ve gerekse özel kuruluşlar açısından bir strateji ve vizyon eksikliği en önemli sorun olarak öne çıkmaktadır. Önümüzdeki AB’ye giriş sürecinde, bu strateji eksikliği ve plansızlık, hali hazırda toplam nüfusun %35 – 40’ını oluşturan tarımsal nüfusun da kentlere göç etmesiyle kentsel yapılaşma problemlerini bugünkünün kat ve kat üzerine çıkacaktır.
2) Müteahhitlik mesleğinin prestij kaybı. Mevcut yasalara göre Maliye, Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıt yaptıran herkes müteahhitlik yapabilmekte, başkaca hiçbir teknik yeterlilik, bilgi, eğitim ve teknik deneyim aranmamaktadır. Bu durum inşaat sektöründe tekniğine uymayan kalitesiz yapı ve haksız rekabete sebep olmaktadır.
3) Harç ve vergiler inşaat sektörünün önünü tıkamaktadır. Ruhsat alınması, inşaat süresi ve inşaatın bitirilip kullanma izni alınması sırasında çeşitli sayıda ve önemli miktarda harç alınmaktadır. Harç veya vergi tahsil edilirken, değişik kurumlarca farklı kıstaslar kullanılmaktadır.
4) Ruhsat alma ve inşaata başlamak için çok sayıda evrak ve imza gerekmekte, bürokrasinin çokluğu zaman ve sinerji kaybına sebep olmaktadır.
5) Enflasyonun tek haneli rakamlara indiği bir ortamda bazı malzemelerde yaşanan fiyat istikrarsızlıkları maliyetlerin düşeceği yerde artmasına dönük problemlere sebep olmakta, fiyat artışları yaratmaktadır.
6) Büyük projelerin ve kamu kurum ve kuruluşlarının projelerinin, siyasi yandaşlık ve oy toplama, adam kayırma düşüncesi ile serbest rekabete açılmadan ihale edilmesi, sektörü haksız rekabet ortamına sürüklemektedir.
7) İnşaat sektörü kalifiye eleman sıkıntısı çekmekte olup, meslek liseleri sektörün ihtiyaç duyduğu ara elemanları yetiştirmekten uzaktır.
8) Mevcut yapı stokları ve yarım kalan inşaatlar (kooperatif, özel inşaat gibi) sektörün önünü kesen bir durum arz etmektedir.
9) Vasıfsız işçi istihdam eden en önemli sektör olan inşaat sektöründeki durgunluk muazzam bir vasıfsız işsizler ordusuna dönüşmüştür. (Sosyal tehlike gözden uzak tutulmalıdır !)
10) İnşaatlardan alınan “ atık su bedeli ” uygulaması anlaşılır bir uygulama değildir. Bilindiği gibi betonun su ile bakımı MUKAVEMET açısından büyük önem taşımaktadır. Deprem kuşağı üzerinde olan kentimizde aşırı su fiyatları bile bile istenmeyen uygulamalara çanak tutmaktadır.
11) Kentimizin %60’ı plansız ve kaçak yapılaşma kirliliğinden muzdariptir. Bunun sebepleri, kaçak yapı yapanların baştan önlenmediği ve siyasi görüş ve oy uğruna belediyelerin bunlara göz yummalarıdır.
12) 506 sayılı yasa gereği asgari işçilik uygulamasında devamlı işçi çalıştıran entegre inşaat şirketlerinin, geçici ve mevsimlik işçi çalıştırmalarına yönelik uygulamadan kaynaklanan sorunları, sektörde olumsuz bazı sıkıntılara sebep olmaktadır. Sonuçta bu sıkıntılar haksız rekabet ortamını hazırlamaktadır. SSK pirim oranlarının yüksekliği sektörü olumsuz etkilemektedir.
13) Sağlık hizmetlerinin birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan uygulama eksiklerinin oluşturduğu hukuksal sorunlar sektörü zora sokmaktadır.
14) Devlet ihalelerinin yerelden yapılmaması ve yeterli fizibilite çalışmaları yapılmadan ve finansmanı ayrılmadan yapılan yatırımlar sektöre zarar vermektedir.
15) Ürün denetiminin AB standartlarına göre yapılmaması ve tüm inşaatların başlangıcından sonuna kadar AB standartlarına uygun denetlenmemesi, AB’ye uyum sürecinde haksız rekabet ve kalitesiz yapılanmaya sebebiyet vermektedir.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:
1) Bilindiği gibi Türkiye’nin AB Uyum Süreci işlemektedir. İnşaat Sektörünün bu süreçten nasıl etkileneceği bu etkileşimin mevcut kötü şartları daha da arttırabileceği gözönüne alınırsa; uyum konusunun uzmanlarca ve sektör bileşenleri ile birlikte araştırılması, önlemlerin derhal alınması gerekmektedir.
2) Müteahhitlik mesleğinin tanımı yapılmalıdır. Her önüne gelenin bu mesleğe soyunmasını önlemek devletin en önemli görevidir. Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar, meslek odaları ve STÖ’nün görüşleri alınarak bir düzenleme yapılmalı, İnşaat Sektörünün örgütlenme yapısı gözden geçirilmeli ayrıca belirli bir sermaye garantisi sınırı getirilmelidir.
3) İnşaat Sektörünün önünü tıkayan “harç ve vergiler” düzenlenerek asgari düzeye indirilmeli, harç veya vergi tahsil edilirken değişik kurumlarca farklı kıstaslar uygulamasına son verilmelidir. (Örneğin:Yapı Birim Maliyeti, Belediyelerde ayrı, Maliye Bakanlığı’nda ayrı değerlerle hesaplanmamalıdır.)
4) Bürokrasiyi azaltmak amaç olmalıdır. Yapı Denetim ve İmar Kanunu gibi yasa ve yönetmelikler, bürokrasiyi azaltıcı ve etkin denetimi sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
5) İnşaat malzemelerinde yaşanan fiyat istikrarsızlığının nedenlerinin araştırılıp sektör çalışanlarına bilgi verilmesi, ileriye yönelik planları için fayda sağlayacaktır. Böylece inşaat maliyetlerini düşürecek önlemler alınabilir.
6) Kamu kurum ve kuruluşları ile, yatırım yapan diğer tüm kuruluşlar projelerini sektörde çalışanlar kanalı ile hayata geçirmeli, önemli projelerde ulusal yarışma açarak eşit ve serbest rekabetin önü açılmalıdır.
7) İnşaat sektörünü kalifiye eleman sıkıntısından kurtarmak için; Milli Eğitim Bakanlığı, Ticaret ve Sanayi Odaları, Meslek Odaları, Üniversiteler, Sektör Temsilcileri ortak çalışarak çözüm yolları bulmalıdır.
8) İnşaat sektörünün önünü açmak ve yarı mamul yapılarında bir an evvel kullanıma alınabilmesi için cazip kredi imkanları ve deprem güvenliği sağlanarak bu yapılar ekonomiye kazandırılmalı, yeni yapılacak yapılar içinde, şehircilik ilkeleri gözönünde bulundurularak ve yine cazip kredi imkanları ile sektörel canlılık yaratılmalıdır.
9) Vasıfsız işsizler ordusunu, inşaat ve teknik elemanlar ile yurtdışında da değerlendirerek, azaltmak önemli çalışmaların başında gelmelidir.
10) İnşaatlarda kullanılan su ve elektrik fiyatlarının zamlı olarak alınması uygulamasına son verilmelidir.(Betonarme inşaatlarda, mukavemet açısından su kullanımını özendirici düzenlemeler yapılmalıdır.)
11) İNŞAAT SEKTÖRÜNE KOBİ DESTEĞİ SAĞLANMALIDIR !
12) SSK prim oranları düşürülmeli, devlet katkısı sağlanmalıdır.
13) 506 Sayılı Kanunda öngörülen “asgari işçilik uygulaması”, devamlı işçi çalıştıran entegre inşaat firmaları için tekrar düzenlenmeli.
14) Genel Sağlık Sigortası Yasası düzenlenirken 506 Sayılı Yasanın 26. Maddesinin gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
15) Sağlıklı kentleşme, sanayileşme ve çevrenin yaşanır hale getirilmesi için plan denetimi yapılmalıdır. Bu bağlamda;
- Bina altlarında, parlayıcı, kimyasal ve insan sağlığına aykırı malzeme satış ve depolanmasına izin verilmemeli,
- Tır, kamyon parkları kent dışına alınmalı,
- Halk otobüsleri, AB normunda insan taşımaya yaraşır şekle sokulmalı,
- Evsel ve sanayi atıklarından kaynaklanan çevre kirlenmesi önlenmeli,
- Kent içi trafik akışının düzenlenmesinde kısa ve uzun vadeli radikal çözümler bulunmalı,
- Deprem riski envanterinin hemen tamamlanarak, gerekli güçlendirmelere ivedilikle başlanmalıdır.
16) 2020 Bursa planı geniş açılımlı ve sektörel bazda katılımcı anlayışla ele alınarak, 1/25000 planları hızla hazırlanmalı, imar planları güncelleştirilmelidir.
17) 5237 Sayılı Türk Ceza Yasası’nın 184. maddesi yeniden gözden geçirilmeli,
özenle incelenmelidir.
Söz konusu maddeye göre;
“ Yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” (184/1)
Burada suç unsuru kaçak binadır. Kaçak yapı değildir. Bu bir çelişkidir. Ayrıca, kaçak bina yapımına malzeme veren, iş yapan da suçlu sayılmaktadır. Kaçak binayı yapan ya da sahibi, inşaatla ilgili malzeme isterse, örneğin beton isterse, ve sözlü olarak ruhsat sahibi olmasa bile ruhsatım var diyerek beton isterse; yasaya göre beton veren firma da suça ortak sayılmakta ve ceza almaktadır. Bu da maddenin bu fıkrasıyla ilgili ikinci çelişkidir. Konuya açıklık getirilmelidir. Aksi halde ticaret yapmak, ticari güven ve ticari ilişkiler haksız ilişkilere, sürtüşmelere, kaosa sebep olacaktır. Mahkemelerin yükü daha da artacak, çözümsüzlükler sektöre zarar verecektir.
184 maddenin 2.nci fıkrası; “Yapı ruhsatı olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere, elektrik-su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”
Buna göre; inşaat ruhsatı olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik – su ve telefon bağlantısı yapılması ya da bu hizmetlerden yararlanılmasına müsaade edilmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Burada suç izinle oluşmaktadır ve bir çelişkidir. Düzeltilmelidir. İnşaat ruhsatı olmadan inşaat yapan kişi; inşaata yol yaptırırsa, kanalizasyon bağlantısı yaptırırsa yaptırdığı kişi suça ortak olmayacak mı? Konu açık değil. Uygulamada hukuksal sorun ve sonuçlar doğuracaktır. Düzeltilmelidir.
184/3’e göre;
“Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Burada yapı ruhsatına dayalı olarak yapılmış olsun veya olmasın, yapı kullanma izni alınmamış binalarda elektrik – su – telefon – veya doğalgaz bağlantısı yapılması veya bu hizmetlerden yararlanılmasına izin verilmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai veya ticari faaliyetin icrasına izin verilmesi de yine suç oluşturmaktadır. Yukarıdaki fıkradaki çelişkilerle birlikte burada da yoruma açık kaos oluşturucu bir sonuç söz konusudur.
Yapı kullanma izninin alınıp alınmadığı bilgisinden yoksun yüklenicinin durumu, suça ortak olmak olarak yorumlandığında; hukuksal çelişki nasıl yorumlanacaktır? Bu hüküm de düzeltilmelidir.
184/5 Fıkrası’na göre;
“ Kişinin, ruhsatsız olarak ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptıracağı binayı, imar planına veya ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası düşer. Mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar."
Kaçak bina ceza davası açıldıktan sonra imar planına ve ruhsata uygun hale getirilirse kamu davası düşer, kaçak bina hüküm verildikten sonra imar planına ve ruhsata uygun hale getirilirse ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar.
Burada önce kaçağa ceza, sonra eksiği tamamlama söz konusu. Başka deyişle kaçak bina, mahkeme kararıyla yasallaşmakta. Bu da anlaşılmaz bir çelişkidir.
5237 sayılı Yasanın sadece bu maddesi konunun yayınlandığı gün olan 12 EKİM 2004 tarihinden itibaren yürürlüktedir. Diğer tüm maddeler 01 HAZİRAN 2005 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Uygulamada, denetimlerin kimler tarafından yapılacağı, imar izni olmayan işletmeler hakkında yapılacak işlemlerin neler olacağı hukuk boyutları geniş sonuçlar doğuracağı açıkça görülmektedir.
Yasa koyucu adli kısmı düzenlerken işin idari boyutunu düzenlememiş ve ne olacağını uygulamaya bırakmıştır. Örneğin işletmenin bulunduğu binanın yapı ruhsatı yok ise işin devamı nasıl sağlanacaktır? Kim bu faaliyete nasıl son verecektir? Ülke gerçekleri ile karşılaştığında bir imar affı gerektiği kesin olup bu da çarpık yapılaşmayı hızlandırmayacak mı?
Sonuç olarak değerlendirmek gerekirse ülkemiz gerçekleri bu yasa ile ve bu madde kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Durumun ivedilikle netliğe kavuşturulması gerekmektedir. Yoksa idare hukuku ile ceza hukuku iç içe gelecek ve sonuçta binlerce işletmeyi ilgilendiren belirsizlik durumu söz konusu olacaktır.
Aslında işin esasına bakıldığında hem bu madde kapsamında hem de yeni TCK kapsamında yönetmelikler bile çıkarılmamıştır. Giderek bir çok yasa maddesinin içerdiği çelişkiler nedeniyle uygulanamaz durumlar ortaya çıkarılmıştır. Adli kolluk hala kurulamamış, yönetmeliği bile yayınlanmamıştır. Bu durumda kaçak yapılar kimler tarafından ve nasıl izlenecektir.
Önemli olan yasa yapmak değil uygulanabilir gerçekleri cezalandırıp yaptırıma bağlamaktır.
Sonuçta bürokratik kaos oluşacak yargı ve ilgili kurumlar saygınlığını yitirecektir. Ülkemiz geçekleri ile bağdaşmayan bu ceza hükmünün uygulanması çok güçtür. İzlenmesi, şehir planlaması bulunmadığından olanaksızdır. Ticari işletmeler için aynen yayınlanması halinde ileride birkaç sorun yaratacağı açıkça görülmektedir.
Zaten durgunluk seyrinde olan inşaat sektörü, bir başka kamburla da karşılaşacaktır.
İlgili TCK 184’cü maddesi kesinlikle gözden geçirilerek ülke ve sektör yapısı göz önüne alınarak yeni düzenleme yapılmalıdır. Alt yapısı hazırlanmamış bir Yasa hükmü, uygulamada her şeye rağmen kayıt dışılığı daha da körükler.
18) Haziran 2004 ayında yayımlanan 5177 sayılı Maden Kanunu kapsamındaki 7. maddeye göre çıkarılması gereken izin yönetmeliğinin; diğer mevzuatlardan kaynaklanan izin prosedürleri zincirlerinin azaltılarak yapılması, gereken işlemlerin tek elde toplanması ve müteşebbislere kolaylık sağlanması gerekmektedir.
BUSİAD YÖNETİM KURULU
29/04/2005Eski zamanlardan beri insanlar kendilerini özel hissetmek ve kendilerine yakışan, uyan kıyafetler diktirmek için hep terzileri tercih ettiler. Çünkü terzilerin işciliği her zaman özel, özenli, farklı ve değerliydi.
Laliz.biz'i özenle çalışan bir terziye benzetelim. Ama öyle bir terzi ki, size beklediğinizden fazlasını veren bir terzi.
Hayal edin, Dünyanın en kaliteli kumaşları, usta terzilerin el emeği ile sizler için yeni tasarımlarla buluşuyor ve eşsiz giysilere dönüşüyor.
Bir düşünün!!!
Sizin ölçülerinizi iyi analiz edip ve değerlerinizi sizi daha iyi anlamaya çalışıyoruz. Edindiğimiz bu bilgi ve değerler ışığında sizi en iyi şekilde temsil edecek çalışmalar ortaya koyuyoruz. Yani bir terzi titizliğinde, size en yakışan elbiseyi dikiyoruz.
İşte Laliz.biz ekibi bu felsefeyi kendisine yol edinmiş, gideceği yönü ve ulaşmak istediği noktayı bilen yenilikçi, tecrübeli, dinamik, lider, atak, sürekli gelişmelere açık, zamanın ruhunu taşıyan, tasarımlarına önem veren, kararlı ve hedef odaklı çalışan bireylerden oluşmaktadır.
evden eve nakliyat, evden eve, evdeneve kargo, evden eve kargo, evdeneve, nakliyat, kargo, taşımacılık, şehirlerarası evden eve nakliyat, ayazoğlu evden eve, ayazoğlu, rıfatoğlu evden eve, rıfatoğlu evdeneve, rıfatoğlu evdeneve
Lal Design, Lal Soft, Lal Host, yazılım hizmetleri, tasarım hizmetleri, web sitesi, hosting hizmetleri, ahmet kater, alan adı tescili ve tüm web sitesi çözümleri sunar. ayrıca e-bülten ebülten ve banner tasarımları yapar. flash sitelerini de unutmamak lazım. web sitesi deyince lal design ı tercih etmelisiniz. www.islertikirinda.com www.laldesign.net www.lalsoft.net www.lalhost.net www.laliz.biz www.lal.web.tr www.oburada.com arkadaşlık sitesi dating sitesi www.ilkbilensizolun.com haber portalı kurar, e-ticaret siteleri ve web sitesi yönetim panelleri kurar. web sitesi yönetim paneli www.laliz.biz sitesi altında. ayrıca haber portalları da inşa eden lal design ın yaptığı çalışmaları görmek için www.laldesign.net sitesini ziyaret ediniz. web reklamlarında da lal design internet hizmetleri yine yanınızda. web sitenize admin mi lazım, o zaman bizi arayın, yani lal design internet hizmetleri. lal design internet hizmetleri bir laliz.biz kuruluşudur. laliz.biz şirketler grubuna bağlı diğer bir şirket de www.lalhost.net yani lalhost.net lal host hosting hizmetleri windows ve linux tabanlı sunucuları ile yüksek hızlı güvenli hizmeti sizlere sunuyor. ayırca yine www.laliz.biz laliz.biz şirketler grubuna bağlı diğer bir şirket de www.lalsoft.net lalsoft.net lal soft müşterilkerine web tabanlı yazılım çözümleri sunar. yani www.laliz.biz laliz.biz şirketler grubu tam teşekküllü web hizmetleri sunmanın gayreti ile yatırımlarına devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder